31 Ağustos 2009 Pazartesi

3'te 3

City 3'te 3 yaptı.. 3'te 3 yapan bir diğer isim de Adebayor'du.. Geride kalan üç maç sonrası City henüz kalesinde gol görmedi.. 5'te 5 yapmaları zor görünüyor.. Önlerinde Arsenal ve United maçları var.. Ama şu bir gerçek ki City karşısında ne Arsenal ne de United favori olarak gösterilmeyecek...

Büyük Maçlar Haftasının Ardından

Derbi mi desek büyük maç mı desem bilemiyorum ama bu hafta farklı ülkelerde güzel maçlar vardı.. Çoğu maçın skoru şaşırtmadı beni..

Türkiye'deki derbinin adresi Bank Asya 1.Lig'ti.. "Çukurovası Derbisi" tabir edilen maçı izleme fırsatım oldu tvden.. Adanaspor Mersin'i deplasmanda 2-1'lik skorla geçti.. Adanaspor'da Kibong ve Mbilla'yı izlemek güzeldi.. Mersin'in de yeni sezona hazır olmadığı açıkça görüldü..

Fransa'da Lyon'u yakalayan iki takım Marsilya ve Bordeaux karşılaştı.. Açıkcası en zevkli geçmesi beklenen maç 0-0 sona erdi.. İki takım da şunu bilmeli ki karşılarında geçen seneki Lyon yok..

Belçika'da sezona iyi giren Anderlech ve kötü giren Liege'in maçında da eşitlik bozulmadı.. Maçın skoru 1-1... Avusturya'daki Viyana derbisinde de skor aynı.. Austria Wien'de golü futbolcu eski Trabzon'lu Tomas Jun'muş ..
İki sene öncesine kadar kim derdi ki Bayern-Wolfsburg maçı derbi gibi görülecek.. Bayern tecrübesiyle maçı 3-0 kazandı.. Yeni transfer Robben'in iki gol atması Bayern için sevindirici.. Wolfsburg'un son iki haftadaki skorları Beşiktaş için olumlu..

Ada'da Manchester-Arsenal karşılaştı.. Arsenal mağlubiyeti haketmedi.. Manu'nun şansı yanındaydı.. Bu seneki maç diğer senelerdeki Manu-Arsenal maçlarına oranla sönüktü..

Mestalla'da David'lerin sustuğu maçta Hernandez ve Mata sahnedeymiş.. Valencia 2 Sevilla 0
İtalya'da İnter Gattuso'nun da yardımıyla Milan'ı 4-0'la geçerken ; Roma'da Diego rüzgarı esti.. Juve'nin gollerinde Diego ismini daha çok göreceğimizden eminim..


Gelecek hafta milli maç arası var.. Ondan sonraki haftada Dortmund-Bayern Lazio-Juventus Galatasaray-Fenerbahçe bizleri bekliyor..

30 Ağustos 2009 Pazar

Kaka Barnebau'da Milan Nerede ?

Kaka Barnebau'da Deportivo'nun attığı gole mi ; yoksa Milano'da oynanan maçta beş kez santra yapan eski takımının haline mi üzülüyor ?

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Beklenen Gün Geldi

Yıllar sonra bir üst kategorideyiz.. Dardanelspor, Çanakkale seyircisinin önüne çıkıyor.. Gece maçlarını da özledik.. Takımımız Buca maçına hazır.. Eksik yok takımda.. Edindiğimiz izlenimlere göre de maçı çok sayıda taraftar takip edecek.. Takım ve taraftarların morali yerinde.. Buca da ilk hafta 4-0 kazandı.. Yabana atılacak bir takım değil ancak biz de takımımıza güveniyoruz.. Geçen sene evimizde çoğu kez zorlandık ama hep bize karşı kapanan takımlarla oynadık 18 Mart'ta.. Bu sene böyle olacağını sanmıyorum.. En azından Buca'nın yarın üç puan için çıkacağı inancındayım.. Umarım öyle de olur.. İkinci haftayı da 3 puanla kapatmak dileğiyle..



Yer : 18 Mart
Saat : 20:30
Hakem : Zafer Demir (bu hakem play off'larda 4-1 kazandığımız Denizli Bld. maçını yöneten hakem)
Muhtemel Kadromuz :
Kaleci: Ferhat
Savunma: Atahan, Murat Özavcı, Selçuk Bice, İsmail Özeren
Orta Saha: Özgür İleri, Samet Albayrak, Samet Gül, Mesut Saray
Forvet: Koray Kurt, İlyas Çakmak

Amerika Açık'a Doğru(31 Ağustos-13 Eylül)

Sezonun son Grand Slam'i pazartesi başlıyor.. 23 bin kişilik Arthur Ashe Kortu gene müthiş mücadelelere ev sahipliği yapmaya hazır.. Erkeklerde Federer 5 yıldır bu turnuvayı kazanıyor.. İşin bilr ilginç yanı da her finalde farklı birini yeniyor.. Nadal ile henüz karşılaşmadılar ABD'de.. Nadal'ın hiç şampiyonluğu yok burada.. Murray ilk kez bir turnuvaya ikinci olarak katılacak.. Murray geçen sene finalde kaybetti.. Andy Roddick bu sefer kendi evinde.. 2003'de ki şampiyonluk bir daha neden olmasın.. Djokovic'i de unutmamak lazım.. Djokovic'in henüz ABD'de bir başarısı yok.. Bir diğer iddialı isimler sert kortun adamı olarak ünlenmeye başlayan Soderling ve genç Arjantinli Del Potro.. Bu sene erkeklerde bu turnuvaya katılan isimler arasında Federer'den başka kazanan yok henüz.. Erkeklerde müthiş bir heyecan yaşayacağız.. Bakalım Cincinnati'de olduğu gibi yarı finale ilk dört mü kalacak..



Bayanlarda en büyük favori bence geçen senenin şampiyonu Serena Williams.. Williams kardeşler finali olmaz umarım.. Kim Clijsters bu turnuvayla kortlara geri dönüyor.. 2005'in ABD Açık şampiyonun'dan bu turnuvada büyük başarı beklemek doğru olmaz ama kortlara dönüşü sevindirici.. Marat Safina'nın burada henüz şampiyonluğu veya finali yok.. Elena Dementieva daha önce final oynadı ama şampiyonluğu yok..


Marsel İlhan da iki maç kazanarak elemelerde üçüncü tura çıktı.. Türk tenis tarihinin en büyük başarısı oldu bu.. Daha önce Grand Slam'lerde iki maç üst üste kazanan tenisçimiz ne yazık ki yokmuş.. İnşallah Marsel İlhan bir mucizeyi gerçekleştirir ve turnuvaya katılabilir.. Daha çok tenisçiyle burada yarışmak isterdik tabii ki.. Turnuvayı Eurosport veriyor.. İyi seyirler..

Dünya Liglerine Farklı Bir Bakış

Dünya Liglerinin bazılarının genel özelliklerini anlatan güzel bir reklam ;

Hollandalıların İspanya'dan Göçü


Önce Huntelaar Milan'a; sonra Robben Bayern'e ve Sneijder de İnter'e gitti.. Real'deki Hollandalılar başka ülkelere gitmeye başladı.. Elde Hollandalı van Nistelrooy, Drenthe ve Van der Vaart kaldı.. Hepsinin adı Türk takımlarıyla geçti.. Bu göçten İtalya ve Almanya faydalı çıktı; bizim elimiz boş kaldı..

İnciler 5#

"Dünya kupası şimdi bin mil kadar uzak görünüyor."Darren Fletcher 2010 Güney Afrika için konuşuyor. 6 bin mil olmasın.

"Size onun Berlin'deki oda arkadaşlarının numaralarını verebilirim. Onlar onu duş alırken çok görmüşlerdir ve saklayacak hiç bir şeyi yoktur onun." 800 m finalini kazanan ve hakkında cinsiyet tartışmaları çıkartılan Caster Semenya'nın antrenörü Michael Seme Güney Afrika basınına konuşuyor.

"Modric iyi oynadı.Keane, Defoe ve Palacios iyiydiler. Bireysel şekilde isim seçmek istemem tabi." Harry Redknapp biraz geç kalmış.
"Arsene Wenger'de bi makinalı var, Tony Mowbray'de ise su tabancası." Gordon Strachan Arsenal ve Celtic arasındaki kaynak farkını ortaya koyuyor.

"Müdahelede birşey yok, ayakkabısı çözülmüş olmalı." İrlanda TV3 kanalında yorumcu Mark Lawrenson, Arsenal-Celtic maçında Van Persie'nin yerde kalıp kıvrandığı pozisyon sırasında yorumunu belirtiyor.
"İngiliz futbolcular her milli maçtan sonra (get cap=milli olmak) kep alıyorlar. Bu yüzden çok büüyk evleri var, bu kadar kepi koyacak bir yere ihtiyaçları var." İngilizlerin eski criket oyuncusu David 'Bumble' Lloyd futbolda milli olmak ile ve crikette milli olmanın farkından bahsediyor.

"City çok iyi işler yapıyor ve sağlam oyuncular aldı.United'da Alex Ferguson'un neden endişelendiğini anlayabiliyorum." Rafa Benitez zeka oyunlarına baya sarmış. Liverpool Aston Villa'ya yenilmeden önce.

27 Ağustos 2009 Perşembe

La Liga'da Yeni Sezonu Sabırsızlıkla Beklememin 10 Nedeni

İspanya La Liga'da 09/10 sezonu bu hafta sonu oynanacak maçlarla başlıyor. İspanyol medyası ise şimdiden kendi liglerinin artık İngiltere Premier Ligi'nden çok daha üst seviyeye çıktığı övgülerine yer vermeye başladı bile. Bu görüşlere katılıp katılmamakta serbestsiniz; fakat ben aynı fikri paylaştığımı söyleyebilirim. İşte bu düşüncemi şekillendiren çeşitli gerekçeler:


1. Para, Bolca Para: La Liga takımları bu transfer döneminde şu ana kadar 435 milyon Euro'nun üzerinde para harcadılar. Yalnızca Real Madrid'in transfere ayırdığı para 325 milyon Euro ve sadece bu rakam bile neredeyse tüm Premier Lig tkımlarının yaptığı transfer harcamalarının toplamına eşit.



2. Ronaldo: Gelin itiraf edelim; geçtiğimiz sezon "Premier Lig" denince hepimizin aklına gelen ilk imge, attığı bir gol sonrası ellerini iki yana açmış ve yüzüne şımarıkça bir ifade yerleştirmiş biçimde gol sevinci yaşayan, hatta gol sevinci yaşamaktan çok gövde gösterisi yapan Cristiano Ronaldo değil miydi? Eh, hepinizin malumu olduğu üzere Kırmızı Şeytanların Portekizli şeytanı, dünyanın en pahalı transferi unvanını eline geçirerek Real Madrid'in yolunu tuttu. Real'in çiçeği burnunda teknik direktörü Manuel Pellegrini, Ronaldo'nun Madrid'teki yaşama alışması için belli bir zamana ihtiyaç duyacağını söylese de; ödenen sıra dışı bonservis ücreti ve oyuncunun iddialı açıklamalarının yarattığı beklentiler nedeniyle, Old Trafford'da gösterdiği performansı Bernabeu'da da yakalaması için kendisine tanınacak zamanın fazla uzun olmayacağını düşünüyorum.



3. Hepsini İzleyebileceğiz: Canlı canlı Premier Lig izleme keyfimiz geçen sezon bu ligin yayın haklarını ücretli kanalların alması nedeniyle büyük oranda ortadan kalkmışken; La Liga keyfimiz ise Türkiye'nin bana göre tartışmasız en kaliteli spor kadrosuna sahip kanalı olan NTV(Spor) ile devam edecek. Zaten NTV'ciler de hazırladıkları (her zamanki gibi) müthiş tanıtım videosuyla futbolseverlerin heyecanını şimdiden yukarılara taşıdılar. NTV camiasına teşekkür ederken, Premier Lig'i elimizden alanlara da selam ederiz; hem sizin hem de İtalya Serie A'nın geçen sezonlardaki en bilinen yıldızlarını bu sezon biz izleyeceğiz işte..! :)


4. Taze Kan #1: 7 senelik aradan sonra La Liga'ya dönen Tenerife, kesinlikle rakip takımlar ve taraftarları için zorlu bir deplasman olacaktır. Bunu yalnızca Tenerife ekibinin güçlü bir takım oluşturma ve La Liga'da kalıcı olma iddiasından yola çıkarak söylemiyorum. Tenerife bilindiği üzere İspanya'nın turizm cennetlerinden olan Las Palmas adalarının takımı ve bu adalar da İspanya anakarasının, hatta Akdeniz havzasının oldukça uzağında; Atlantik Okyanusu'nun Fas kıyılarında yer almaktadır ve İspanya'nın kuzeyinde yer alan Santander şehrinden bu adaya uçakla 6 saatte gidilebilmektedir. Sanırım bu sezon Racing Santander'lileri zorlu bir deplasman bekliyor olacak.


5. Taze Kan #2: Ligin bir başka yeni yüzü olan Xerez ise tarihinde ilk defa La Liga'da boy gösterecek olmanın heyecanını yaşıyor. Ancak onları buraya taşıyan teknik direktörleri olan, eski Barça efsanesi Vigo bu defa yanlarında olmayacak. Sezon başında yeni sözleşme için Vigo ile anlaşamayan Xerez yönetimi, takımın başına Jose Angel Zigandam'ı getirdi. Xerez'den beklentiler büyük olmadığı için Zigandam'ın üzerinde yoğun bir baskı bulunmuyor. Yine de ligde yeni yüzler görmek her zaman heyecan vericidir; bakalım Xerez La Liga'ya neler getirecek?



6. İki David: Sezon öncesinde Valencia'nın iki büyük yıldızı olan David Villa ve David Silva'yı elinde tutamayacağı görüşü sıklıkla dile getirilyordu. Ancak 400 milyon Euro'yu aşan borcuyla finansal anlamda zor zamanlar geçiren Valencia ekibi, tüm bu söylenenlere karşın iki yıldızını satmayarak La Liga'da sesini duyurmaya devam edeceğini göstermiş oldu. Barça ve Real'den sonra İspanya'nın akla gelen en büyük camialarından olan Valencia'nın ayakta kalmayı başarmasına ve yıldızlarıyla bu sezon da sahalara heyecan getirecek olmasından tüm futbolseverler memnun olmuştur diye tahmin ediyorum; tabi rakip taraftarlar hariç..!


7. Toplar: Daha doğrusu bir tek top: Nike T90 Ascente. Bu topun yalnızca görünüşü heyecan verici olmakla kalmıyor; yapılan testler sonucunda vuruşlardaki isbaet oranının ve hızın yükselmesini sağlayan 3 katlı konstrüksiyon, mikro gözenekler gibi unsurlarıyla golcülerin işini kolaylaştıracağı, kalecilerin işini ise zorlaştıracağı söyleniyor. Zaten geleneksel olarak bol gollü bir lig olan La Liga'da bu sezon daha da fazla gol izleyebiliriz belki de. Gerçi geçen sezonki 6-2'lik Barça-Real maçı bu çıtayı bir hayli yükseltti; bakalım bu sezonki "Star Wars"tan kaç gol çıkacak?



8. Genç Yıldızlar: Onlardan La Liga'da fazlasıyla var, ancak burada yalnızca birine işaret etmek istiyorum. Sevilla'nın 21 yaşındaki Arjantinli yıldız adayı Diego Perotti, geçen sezon oynanan Deportivo La Coruna maçının son dakikasında attığı golle takımının Ligi üçüncü sırada bitirmeyi garantilemesini sağlamıştı. Bu aynı zamanda Perotti'nin Sevilla için attığı ilk goldü. Eğer bu sezon da düzenli bir şekilde forma şansı bulur ve potansiyelini gerçekleştirmeyi başarırsa, Arjantin'in La Liga üzerinden dünya futboluna armağan ettiği yıldızlar arasına girecektir.



9. El Clasico: Her ne kadar Barcelona teknik patronu Pep Guardiola, geçen sezonki gibi bir "üçleme"nin bu sezon söz konusu olamayacağını ifade etmiş olsa da; en azından lig yarışında Real'in gerisinde kalmayı ve ezeli-ebedi rakiplerine geçen sezonun rövanşını alma imkanı vermeyi kesinlike kabullenemeyceği aşikar. Buna karşılık Real'in niyetinin tam da bu olduğunu, bu yaz izlediğimiz transfer çılgınlığından ve 2. Galacticos operasyonundan anlamak pek zor olmasa gerek. Florentino Perez kelle istiyor..! Bakalım sezon sonunda hangi taraf tatmin olacak?


10. Goller: La Liga'da gol kralına verilen Pichichi ödülünü geçen sezon 32 golle Diego Forlan kazanmıştı. Forlan'ın bu sezon da iddialı olacağını söylemek olası; ancak Leo Messi, Thierry Henry, Kun Agüero ve David Villa'nın bu yarışta onu rahat bırakacakları düşünülemez bile. La Liga'nın gediklisi olan bu yıldızlara bir de yeni çocuklar Zlatan Ibrahimovic, Karim Benzema ve Cristiano Ronaldo gibi isimleri de ekleyecek olursak bir tek şeyi kesin olarak söyleyebilirim: Bu sezon La Liga'da kaleci olmak istemezdim...

Hazırlan Gidiyoruz !!


Ligimize gelen yabancıların bavullarını toplayarak kaçmalarını anlayamadım bir türlü.Bunların içinde hiç kuşkusuz birçok farklı neden var.

Son bir hafta içinde önce Shaktar maçında ilk 11 çıkan Bouazza şehre alışamadığını söyleyip kaçmıştı,şimdi de Gaziantep'le her konuda anlaşan Vaz Te apar topar ülkeyi terk etti.İkiside şehirlere alışamadığı,beğenmediği için kaçmışlar.Hadi Vaz Te'yi anladım daha sözleşme bile imzalamadı ama kontrat yaptığın bir futbolcuyu üstelik takımına çok da yarar sağlayabilecek bir oyuncuyu bu kadar çabuk elinden kaçırmak çok da iyi bir yöneticilik örneği değil.

Tabii bunlar 24 saat içinde kaçan futbolcular.Bir de 3 ay,5 ay, 1 sezon dayanıp ama sonunda gene elimizden kaçan futbolcular geldi ligimize;

2002 sezonunda Fatih Terim'in isteğiyle alınan Felipe, 4 ay boyunca para alamadığını belgeleyince bonservisi bedelsiz olarak Flamengo Kulübüne verildi.

Ortega 2002-03 sezonunda River Plate'den alınırken ülkemize gelmiş en yetenekli yabancılar arasında gösteriliyordu ki İstanbulspor maçı öncesi kampı terk etmiş ve kulüp tarafından 25 bin dolar cezaya çarptırılmıştı. Milli maç için Hollanda'ya gidip gelmediğinde Fenerbahçe'yle Fifa'lık olmuş ve tazminat ödemeyi kabul edip takımdan ayrılmıştı.

2000-01 sezonunda Trabzonspor'un Norveç'in Tromso takımından transfer ettiği Rune Lange 3 aydır alamadğı parasını tahsil ettikten sonra gizlice ülkeyi terk etmişti.

1998-99 sezonunda Murat Yakın'ın İstanbul'daki depremi mazeret göstererek kulübü terketmiş, Fifa'nın verdiği 4 milyon dolarlık para cezasını Fenerbahçe yıllar sonra alabilmişti.

1998 'de Dinamo Kiev'den 4 milyon dolar karşılığında alınan Yuri Kalitvintsev sakatlığını mazeret gösterip ülkesine gitmiş ve 3 ay haber alınamamıştı.Sonra başka bir takımla idmanlara katıldığı öğrenildi.

1997-98 'de transfer edilen Çek Karel Rada futbolu bıraktım diyerek ülkeden kaçmış, Trabzonspor başka bir takımla kontrat imzaladığı öğrendiğinde kulübünden 800 bin dolar tazminat almıştı.

Trabzon'da 2 sezon forma giyip oynadığı 78 maçta 31 gol atan Hırvat Vugrineç bir gece şehirden ayrılıp İtalya'nın Lecce takımına kaçmıştı.Uzun süren davalar sonrası Trabzonspor mahkemeyi kazanmıştı.

Bulgaristan'ın önemli ortasaha oyuncuları arasında gösterilen Letchkov 97-98 de Beşiktaşlı taraftarların gönlünde iz bırakamamış,futbolu bıraktım diyerek ülkesine kaçıp orda bir takımla anlaşmıştı.

Hala dillerden düşmeyen,nasıl bir futbolcu kaçırılır dediğimiz bir olaydı Kevin Campbell olayı.97 'de gelmişti Trabzonspor'a ve Trabzon'da oynayan ilk siyahi futbolcu olma özelliğini taşıyordu.5-3 lük Galatasaray galibiyetinde hat-trick yapmasına rağmen dönemin başkanı Mehmet Ali Yılmaz'ın yaptığı 2 benzetme golcü oyuncuyu kaçırmaya yetmişti; ''Yamyam'' ve ''Gol makinası diye aldık, çamaşır makinası çıktı.'' Bu sözler sonrası Campbell çoktan ülkesine uçmuştu.

70-71 sezonun ara döneminde alınan Rumen Sasu Fenerbahçede oynadığı 7 maçta attığı 4 gol ve yaptığı 6 asistle büyük işler yapacak gibiydi ama dönemin hocası Teasca ile anlaşamayıp bir gece ülkesine kaçtı.

Gene Robert Enke 2003-2004 de Barcelona'dan 1 yıllık kiralanmıştı ki Türkiye macerası 13 gün sürdü.
Fransa'da önemli işler yaptıktan sonra adını duyuran İbrahim Ba 2004'te Rize'yle bir yıllık anlaşma imzalamıştı. Dönemin hocası Rıza Çalımbay'la yıldızı barışmayan oyuncu geldiği gibi gitti.
2004-05 sezonun devre arasında kiralanan Hakan Yakın Galatasaray'da sadece 22 dakika forma giyebildi. Kulüpten kaçmasına rağmen annesinin ısrarlarıyla tekrar geri dönmüştü.



Birçok futbolcu daha var böyle ülkeden kaçıp giden. Musampa, Ribery, Anelka, Kleberson, Szymkowiak, Ömer Rıza, Risp... Birçok yıldızın böyle zar zor gelip kolayca gitmesi üzülmemiz gereken bir durum. Özellikle Trabzonspor'un kaçırdığı o kadar çok isim var ki artık şehrin havasından mı, yöneticilerin gereğini yapmamasından mı, yoksa o çok övündükleri taraftarlarından mı bilinmez.
Bir türlü yerleşmeyen, klas bir düzeye gelemeyen yöneticilik anlayışımız tartışmasız futbolcuları kaçıran en önemli faktör. Gördüğünüz gibi kaçan futbolcu cennetine 2 yeni isim daha eklendi. Hayırlı olsun..

Sen misin Fergie' ye Dokunan?

Manchester United'lı oyuncu Anderson Sir Alex Ferguson ile biraz kavgalıymış galiba bu günlerde. Yalnız Anderson'un bu konuda çok çok dikkatli olması gerekiyor. Neden mi?..............
1- David Beckham: 2003 yılında kırmızı şeytanlar FA Cup'ta Arsenal'a kaybedince soyunma odasında tartışan Becks and Sir olayı iyice abartmış ve Fergie Beckham'ın suratına bir krampon fırlatmıştı. 6 ay sonra Beckham Madrid'e gitmişti.
2- Paul Ince: 1994 yılında Kırmızı Şeytanlar Barcelona'ya kötü kaybederken yine soyunma odasında Alex Paul'u fırçalıyor ve Ince o sezon sonunda Inter'e satılıyor.
3-Lee Sharpe: 1993 yılında bir mağlubiyet sonrası takımın yıldızlarından Sharpe ve Giggs'i bir party evinde basan Fergie, evdeki herkesi dışarı atarken şu sözleri sarfediyordu Sharpe'ı parçalara ayırmadan önce." Haydi evlerinize. Burası lanet olası parti evi değil". Sharpe bu kez hayatta kalıyor ama Ferguson ile ilişkileri bundan sonra kötü gidecek ve 1996'da Leeds'e transfer olacaktır.
4-Ruud van Nistelrooy: Ruud yedek kaldığında Fergie ile arası bozulan bi isimdi. Yine bi maçtan sonra kadroya alınmamış ve stadı terketmişti. Daha sonra belirtildi ki RVN antrenmanda Ronaldo ile kavga etmiş ve Ronaldo'ya .koç Carlos Queiroz'a ithafen, "Hadi ağlayarak babana git." demiş. Ardından acilen takımla yolları ayrılan Ruud yine Real ile imzalıyordu.
5- Roy Keane: Olaylı adam Keane ise takım arkadaşı Ferdinand hakkında " Haftada 120bin paund alıp Tottenham'a 20 dakika güzel oynayarak yıldız olduğunuzu zannediyorsunuz." şeklindeki ifadelerinden sonra takımla yolları ayrılıyordu.
6-Paul Mc Grath: Paul'un kötü performansının yanı sıra takım arkadaşı ile TV'de alkollü olarak görülmesi Fergie'yi delirtiyordu. O da Aston Villa'nın yolunu tuttu.
7-Gordon Strachan: Aberdeen'de beraberken başarılı ve mutlu olan ikilinin araları 1986'da United'a geldiklerinde; Fergie, Gordon'un patronu olduğu için; bir türlü düzelmedi. Büyük bi kavgadan sonra da Gordon Leeds'e satıldı.
8-Jaap Stam: İlişkileri zaten Stam'ın verdiği kötü demeçler yüzünden bozuk olan ikili bir maç sonrası soyunma odasında şiddetli şekilde tartışıyor ve Stam'da Lazio2nun yolunu tutuyordu.
9-Peter Schmeichel: Farklı mağlup oldukları bir maç sonrası soyunma odasında Fergie Danimarkalı'yı eleştiriyor ama o hiç aldırmıyordu. Ardında ettiği sözler Alex Ferguson'un otoritesine zarar verdiği gerekçesi ile kendisinin kovulmasına sebep oluyordu.
10-Norman Whiteside: Yine alkole olan düşkünlüğü ile çok eleştirilen United'ın eski yıldızlarından Whiteside, bir keresinde Ferguson'a kaldıkları otelin barında yakalanıyor ve Fergie'nin sabrını taşırıyordu. 1989 yazında da Everton'a satılıyordu.

Sanırım Anderson'a neden dikkatli olmasını tavsiye ettiğimiz anladık. Bir an önce babası ile arasını düzeltmesi gerekiyor Anderson'un. İskoç teknik adam bu takımın herşeyi ve gerçekten otorite sahibi bir hoca. Bu takımdan herkes gider ama Sir Alex Ferguson kalır , 22 yıldır olduğu gibi.

Banko Yedekler # 1


Tam adı Foluwashola Ameobi olan bu yetenekli isim herkesin bildiği gibi Newcastle formasını terletiyor.81 doğumlu golcü oyuncunun Newcastle'ın Championship'e düşmesinden sonra adı birçok takımlada anıldı.Fakat ya aradığı takımı bulamadı,ya sözleşmelerde bir sorun çıktı,ya da gerçekten Newcastle çoçuğu taraftarı bırakmadı!..

Daha geçen sezon Newcastle Premier'de mücadele verirken çokta forma şansı bulamıyordu Ameobi.Owen ve Martins'den sıra çokta ona gelmemişti.Takım Championship'e düşünce,Owen'ın ve Martins'in takımdan ayrılması Allah'ın emriydi ki öyle de oldu ve Owen Kırmızı Şeytan'larla,Martins ise son Bundesliga şampiyonu Wolfsburg'a transfer edildi.Ancak Ameobi takımda kaldığı için ona gün doğdu ve forvete yazılacak ilk isim oldu Shearer tarafından.

Çokta iyi bir şekilde başladı Championship'e.İlk hafta oynanan West Bromwich maçında boş geçse de sonra ki hafta Reading'e patladı ve bu maçta hat-trick yapma başarısını gösterdi.Sonra ki hafta da Newcastle Sheffield Wednasday'i tek golle geçerken gene Ameobi imzası vardı.Bu hafta Crystal Palace da geçtiler fakat goller Nolan ve Taylor'dan geldi.31 Ağustos da oynanacak Leicester City maçında da Ameobi gol atar Newcastle kazanırsa bunun tesadüf olmadığını,orda çok kalmadan Premier'e geleceklerini gösterirler.Ameobi de Premier Lig'te yapamadığı piyasayı Championship'te yapar.Bir türlü değişilmez olamadığı adadan belki başka bir lige gelir , başka bir takımın banko ilk 11 oyucusu olur.Kısmet ..

Trabzon'un Gerçekten Mucizeye Mi İhtiyacı Var ?

İlk maç beklenmedik bir skorla bitti diyebiliriz.. 3-1'lik skor Toulouse tarafını da bence çok şaşırtmıştır.. Bu skorda ikinci yarıdaki dağınık oyunun rolü büyüktü.. Bunun yanısıra taraftar baskısı ve şans faktörünü de unutmamak lazım..


Yarınki maçta Engin, Yattara ve Gabriç yok.. Yarınki maçta olmayacak birşey de taraftar baskısı.. Bu Trabzonspor futbolcuları için önemli.. Yarın maça rahat çıkacaklar.. Kaybedecekleri birşey yok.. Trabzonspor Toulosue kadar değerli bir takım.. Sivasspor maçında izlediğimiz Trabzonspor'u yarın Fransa'da sahaya yansıtabilirlerse tur mucize değil.. İlk 20 dakikada gelebilecek bir gol herşeyi değiştirebilir.. Biliyoruz Trabzon'un işi çok zor ama mucize değil..

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Londra'da Savaş!!!

Diyarbakır'da ki olaylı maçı konuştuğumuz şu günlerde, dün gece İngiltere'de yaşanan olaylar halimize ne kadar şükretmemiz gerektiğini kanıtlıyor adeta. Evet dün akşam İngilter Lig Kupası'nda Londra'da oynanan West Ham-Millwall derbisi beklenen şiddet olaylarına sahne oldu. Londra takımlarına özellikle de West Ham United'a senelerdir düşmanlık besleyen Millwall takımı taraftarları yine başroldeydi. Tabiki West Ham fanlarının da onlardan eksik yanı yoktu.
Karşılaşmanın başlamasına saatler kala yaşanan olaylar Londra'da patlak veren bir savaşı andırıyordu. Stad önünde bir kişinin bıçaklanarak ciddi şekilde yaralanması, güvenlik kordonu oluşturan polislere yapılan saldırılar, evlerden sökülüp karşılıklı atılan tuğlalar,taşlar, yakılan ateşler, atılan torpiller, yüzleri kan içindeki taraftarlar ve daha niceleri... Bunlar sadece maç öncesi yaşanan vahim durumu gösteren ifadelerden bazıları. Stad dışında gerçekten bir savaş yaşanmıştı ev sahibi West Ham'lı ve sayısı 2900 olarak belirtilen Millwall'lı holiganlar arasında.
Gel gelelim olaylar maç sırasında da susmadı.Ev sahibi ekip durumu eşitlediğinde sahaya giren West Ham taraftarları 2. golden sonra iyice çıldırıyor, yaklaşık 50 taraftarı sahadan atmak görevlilerin 6-7 dakikasını alıyordu. Maç bitiminde ise sahaya 3. kez dalan taraftarlar ile 200'den fazla polis arasında adeta bir meydan savaşı yaşanıyordu. Maç sonrası yaşanmış olması muhtemel saha dışı olayları da düşünemiyoruz tabi ki.Evet; gerçekten futbolun beşiği dediğimiz İngiltere'de yaşanan bu derece kötü olayların ülkemizde çok da rastlamamak biraz sevindirici hiçte olsa. Umarız tüm dünyada şiddet futboldan uzak olur.

24 Ağustos 2009 Pazartesi

"Boğazın Rüzgarı" Erciyes'ten Esmeye Başladı

Bundan iyi başlangıç olamazdı herhalde.. Çanakkalemiz deplasmanda Erciyes'i rahat bir oyunla 4-2 yendi.. Üstelik geçen seneki ideal 11'inden sadece iki kişi yoktu.. Müthiş goller izlenmeye değerdi.. Samet Gül'ün iki müthiş frikik golü vardı ki ; ismi bilinmese Juninho Çanakkale'de oynuyor sanılırdı..


Maç öncesi kafalar karışıktı.. Yeni transferlerden sadece Atahan ve İsmail kadrodaydı.. Belki de bu Dardanel için bir avantaj oldu.. Herkes birbirini çok iyi tanıyor oyun içerisinde.. Bilinen bir diğer gerçek de Çanakkale'nin deplasmanlarda daha iyi oynaması.. Çünkü forvet hattında oynayan Koray ve İlyas kontra atak oyununda daha güzel işler yapabiliyorlar.. Nitekim ikisi de golle başladılar sezona...


Yeni transferlerden Atahan savunmanın sağında iyi oynadı.. Hemen uyum sağlamış gözüktü.. Savunmanın göbeğindeki Murat Özavcı ve Selçuk Bice ikilisi de geçen sene hep beraber oynadılar ve bu senenin ilk maçında da ikisi görev aldı.. Gayet de başarılıydılar.. Yeni kaptan Samet Albayrak dün akşam oyunda pek görünmese de attığı arapaslarla arkadaşlarına güzel pozisyonlar hazırladı.. Ve gelelim maçın yıldızına..Samet Gül yaklaşık 35 metreden iki müthiş frikik golü attı.. Yaptığı preslerle top kapmalarda da başarılı oldu.. Geçen sene de uzaktan attığı 3-4 gol hatırlıyorum.. Bu sene de ondan güzel goller izleyeceğiz gibi gözüküyor...

Bizim açımızdan dün akşam için tek kötü taraf maçın 3-0'dan 3-2'ye gelmesiydi.. Maç 3-0'ken kaçırılan üç dört net gol pozisyonu var.. Bunlar gol olmadıkça rakibe güven verdi.. Tam 3-2 olmuştu ki neyse Samet sahneye çıktı..



Özetle lige iyi başladık.. Haftaya da böyle oynarsak Buca maçından da galip ayrılacağımıza inanıyorum.. Bank Asya'ya "İyi Ki" Döndün Çanakkale

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Biri Saksağanlar'ı durdursun!!!

Herkesin bildiği üzere İngiltere Coca-cola Lig 2 takımlarından Notts County ünlü teknik adam Sven Goran Erikkson'u başa getirerek dikkatleri bir anda üzerine çekmişti. Ardından şimdiye dek yaptığı en pahalı transferi gerçekleştirerek Manchester City'den kaleci Kasper Schmeichel'i kadrosuna katıp lige flaş bir şekilde giriyordu. Şu anda da 4 hafta da aldıkları 9 puanla lider gidiyorlar. Ama görüyoruz ki hala durmak istemiyor Magpies (Saksağanlar). Şimdi de hedef 73 kez İngiltere Milli Takım forması giymiş eski Arsenal kaptanı Sol Campbell. Erikkson, ve yönetici Peter Trembling geçenlerde bir yemekte buluşup transferi görüşmüşler ve bu transferin gerçekleşmesi çok yüksek bir ihtimal. Tabiki, son kez de olsa 2010 Afrika Dünya Kupası'nda Milli Takım'a Fabio Capello tarafından tekrar çağırılmak isteyen Campbell, kendisini isteyen Premier Lig ekiplerinden birine gitmezse.

GOL: Dos Santos (FB-Sivas)

Fenerbahçeli Andre Dos Santos'un Sivasspor'a attığı gol Süper Lig 2.Haftanın en güzel golü anketimizde birinci olmuştur.

Toni Çizme'ye doğru.....

Evet Toni İtalya'ya geri dönmek üzere. Menajer Jose Alberti Toni'nin Roma'ya transferinin yüzde 80 gerçekleştiğini belirtmiş. Taraflar durumla ilgili haberdar yalnız Bayern'in cevabı bekleniyor. Toni'de milli takım arkadaşı Totti ile birlikte oynamaya can atıyormuş. Toni kendisine Almanya'da inanmayanların güvenini,sadakatini tekrar kazanmak istiyormuş.
Umarız Almanya'da 2 senede 56 maçta 38 gol atan Toni İtalya'da gollerine devam eder ve kendisini Mario Gomez'e tercih eden Bayern Münih'i biraz üzer.

21 Ağustos 2009 Cuma

İnciler 4 #

" Sakinleşebileceğimi hiç sanmıyorum. Korkarım ben buyum.Bir gün kalpten gideceğim." Aşırı heyecanlı teknik adam Martin O'Neill ölümüne futbolun sebep olacağını belirtiyor Chelsea maçında taç çizgisindeki hareketlerinden sonra. "Güzel bi reaksiyon. Oyuncuların sadece yürümesinden nefret ediyorum." Jose Mourinho, Arjen Robben'in Aston Villa maçında oyundan alınmasından sonra hızlıca soyunma odasına gitmesi hakkında konuşuyor.
"Beenie ile birlikte West Ham'a karşı harika oynadık. Bu başarı bizim akademik sistemimiz ile ya da kızımın akademik sistemi ile geldi ve Bennie Everton'a geldi ve bize bu sonucu hediye etti." İngiltere 21 yaş altı Milli Takım teknik direktörü Stuart Pearce kızının şanslı oyuncak atının takımı üzerinde süregelen etkisinden bahsediyor.

"Oyuncularımın cuma gecesi ne yediklerini gözlemledim. Vindaloo(bir çeşit etli,hint yemeği) ya da kebap yemiş olsalar hiç iyi olmazdı." Charlton patronu Iain Dowie, galiba burası yanıldığı nokta. "Yeni saç kesimi onun için iyi ama dürüst omak gerekirse çirkin göründüğünden memnunum. Eğer saçı güzelse, o zaman orta sahada daha iyi görünüyor demek." Sheffield United patronu Neill Warnock, Phil Jagielka'nın süper saç kesiminin onun Middlesborough'u yıkan 35 yardlık şutuna ilham verdiğine inanıyor."Galler'de pırasa ve patates çorbası ile büyütülmüştük." Bolton'lu Gary Speed, kendisi ve Ryan Giggs'in neden hala Premier Lig'de oynadıklarının sebebini söylüyor."Cristiano çok zeki ve durumu anlıyor. Wayne'in ise sadece oyunlara ihtiyacı var." Sir Alex Ferguson Ronaldo ve Rooney arasındaki farkı belirtiyor."En önemlisi 3 puan almamızdı." Aston Villa'lı Gabriel Agbonlahor maçı kazandıktan sonra konuşuyor. Bir Carling Cup maçından sonra!!!"Şimdi gözünüzü bundan ayırmayın." Radyo 5'te Bolton-Portsmouth maçını canlı anlatan John Motson."Taraflar arasındak tek gerçek fark onların bizden daha çok gol atmasıydı." Gretna'nın menajeri Stuart Rome, Derry City'ye 5-2 lik skorla kaybettikten sonra."Hangi menajere sorsanız 1 kazanıp 2 yenilmeyi 3 beraberliğe tercih eder çünkü daha fazla puan alıyorsun." Gerçekten mi? Sir Les Ferdinand BBC Score programında."Thomas Gravesen elini kırdığını düşünüyor ama ben de ona dedim ki; sen futbolu elinle değil ayağınla oynuyorsun." Eski Celtic menajeri Gordon Strachan.Ve Haftanın Tezahüratı, Drogba'nın hat-trick'inden sonra Chelsea taraftarlarından geliyor:
"Who let the Drogs out?! Wuff Wuff Wuff Wuff."