8 Temmuz 2010 Perşembe

Az Farkla Aut Kaldığı Yerden


İşler , sınavlar vs. olaylar nedeniyle bir hayli aksattığımız blogumuz kaldığı yerden devam ediyor. Geri dönüşümüz hüzünlü oluyor maalesef. Çanakkale Dardanelsporumuz küme düşüp bizleri üzdü gene. Dünya Kupası bir nebze olsun unutturdu bize bunu. Her neyse bizi takip edenlere öncelikle teşekkür ediyorum ve bizi takip etmeye devam edin diyorum.

7 Mayıs 2010 Cuma

Türkiye'de Defansif Orta Saha Olmak


Hiç unutmam Mehmet Topal'ın Dardanel yıllarını. O günlerde ben dahil çoğu kişinin sevdiği bir oyuncu değildi Mehmet Topal. Defansın bile gol atanını sever Türk seyircisi genellikle. Taraftarın hoşuna gitmeyen bir futbol oynar genelde oradaki oyuncular. O Mehmet Topal bir kaç gün sonra Anfield Road'da çıktığında gurur duyduk. Fakat utanmamız da gerekirdi biraz. Sonra ne oldu. Mehmet Topal Galatasaraydayken biz gurur duyarken bu sefer Galatasaraylılar homurdanmaya başladı. Yok düz adam, yok şöyle yok böyle. Şimdi Valencia ısrarla onu istiyor. Oraya giderse bu sefer herkes gururlanacak. Ama eminim ki Valencialılar homurdanmayacak. Çünkü o her zamanki gibi orada görevini yapabilecek. Defansif orta saha görevini çok güzel şekilde yapacak. Oradaki taraftarların istediğini gerçekleştirecek. Valencialılarn böyle düşüneceğini tahmin etmek çok zor değil. Neden mi. Çünkü karşımda duran bir yığın örnek var. Fellaini'yi mi örnek versem ya da Sergio Busquets'i mi. Ben de beğenmiyorum bu tip adamları ama galiba biz yanılıyoruz. Adamların yapabileceği bu, görevleri de o. Mehmet Topal'ın bu tip adamlardan pek eksiği olduğunu görmemiş olmalı Valencia yönetimi. İnşallah gidersin gururlanırız. Ama bu sefer hatamızı anlamış olacak şekilde.

24 Mart 2010 Çarşamba

Tolunay Kafkas'tan Sonra


Sivas ve Bursa'nın yaptıkları güzel şey ligimiz için. Dört büyükler için de tam tersi kötü. Peki sizce sadece dört büyüklerin mi. Bundan en büyük nasibi alanlardan biri de Kayserispor. Her sene başarılı çizgisini korumasına rağmen geçen sene Sivas ve bu sene de Bursa'nın gölgesinde kaldılar. Bu olaylar takıma Türkiye Kupası'nı getirmiş Tolunay Kafkas'ı da etkiledi. Erutuğrul Sağlam'ın başarısının ardından Kayseri'de görev yapmak zordu. Üstesinden geldi. Hataları tabii çok var. Görünür de geçen sene Sivas'tan daha iyi bir kadroları bu sene de Bursapor'dan daha iyi bir stadları ve bütçeleri vardı. Fakat Kayserispor başarısının zirvesindeyken tam taraftarıyla bütünleşmişken herşey tepetaklak oldu. O heyecanı sağlayamadı Tolunay Kafkas'ın ekibi. Üstesinden gelemedi. Kentle bütünleşme bir türlü sağlanamadı. Eskiden başlyan Tolunay Kafkas hakkında homurdanmalar herşey kötü gidince daha da artmaya başladı. Sonucunda da Tolunay Kafkas böyle bir karar aldı. Ertuğrul Sağlam, Tolunay Kafkas ya bundan sonrası. Kayserispor'un şansı her zaman böyle yaver gider mi dersiniz. Sıradan bir takım olmamaları için iyi bir hoca şart. Yoksa başarı dolayısıyla kentle bütünleşme hiç bir zaman tam olarak gerçekleşemeyecek.

5 Mart 2010 Cuma

Özel Maç Mağdurları


Özel maçlar son yıllarda daha çok sakatlıklarla ünlü olmaya başladı. Son zamanlarda klasik haline gelen bu haberlere bu özel maç haftasında da yenileri eklendi. Cüneyt Çakır'ın yönettiği Hollanda-Abd maçında Bolton'un Amerikan oyuncusu Stuart Holden'ın ayağı kırıldı. 6 ay sahalardan uzak kalacakmış 24 yaşındaki Holden.


Almanya-Arjantin maçında da Arjantinli iki oyuncu sakatlandı. Demichelis ve Heinze yaklaşık bir ay forma giyemeyeceklermiş. Fiorentina deplasmanı öncesi Bayern için çok kötü bir haber. Bunlar şimdilik sadece öğrendiklerim. En az bunun kadar ciddi sakatlıklar olmuştur. Aslında her maçta sakatlıklar oluyor ama nedense özel maçlardaki gözümüze batıyor.

4 Mart 2010 Perşembe

Bursa Kenetlenmiş Durumda


Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın yerinde olsam Bursa'dan şu anda korkardım. Asla bir Sivas havasında değil Bursaspor. Antranmanlara birsürü taraftarlar gidiyor. Halk futbolcuları şuanda nasıl memnun edebilirim diye düşünüyor. Haftalar geçtikçe büyüyen beklentiler sonunda halk bu halde. Bursa'nın tek avantajı baskısı yok gibi söylemler var. Fakat artık bence bu da geçerli değil. Tek avantajları şuanda herkesin başarıya aç olması. Önümüzdeki dört hafta o kadar da zor maçları yok. Galatasaray'ın önündeki dört maçın daha zor olması Bursalıları biraz daha umutlandırıyor. Son olarak Bursaspor şampiyon olmasa da Bursalılar takımlarına ve Ertuğrul Sağlam'a teşekkür etmeli. En azından onlara bu anları yaşattılar.

2 Mart 2010 Salı

Bir İlginç Gençlerbirliği


Gençlerbirliği sezonun en dengesiz takımlarından biri. Son beş haftadır da kazanamıyor Ankara ekibi. Doll ile birlikte ilk yarının bir bölümünde dikkatimizi çekmişti. Hurşut Meriç'iyle, Mustafa Pektemek'iyle, Kahe'siyle. Şimdi Gençlerbirliği ile ilgili bazı ilginç istatistikler vereceğim be sezonu kapsayan.

* Gençlerbirliği'nin oynadığı 21 karşılaşmanın (Ankaraspor maçları dahil değil) sadece yedisinde hem Gençlerbirliği hem de rakip takım gol atmayı becermiş. Hem attığı hem yediği karşılaşmalarda sadece Beşiktaş'a kaybetti Gençlerbirliği.

* Gençlerbirliği'nin son oynadığı 10 karşılaşmanın yarısında Mustafa Pektemek ilk onbir başladı. Yarısında da sonradan oyuna dahil oldu. Mustafa Pektemek'in on bir başladığı bu beş maçta Gençlerbirliği galip gelemedi ve sadece bir gol attı. Bu gol de Mustafa'dan değil. Fakat Mustafa'nın sonradan girdiği beş karşılaşmada ise Gençlerbirliği 10 puan toplamayı başardı. Mustafa Pektemek de iki gol attı bu maçlarda.

* Gençlerbirliği Ankaraspor maçı haricinde ligde altı galibiyet elde etti. Galip gelinen dört maçta da Kahe gol attı. Kahe'nin suskun oluşu takımı doğrudan etkiliyor.


25 Şubat 2010 Perşembe

Türkiye'de Gattuso Olmak


Gattuso'yu futbolla ilgilenen herkes bilir. Nasıl tipte bir oyuncu olduğunu. Ben sevmem oyun tarzını. Tabi beğenenlere de birşey demem. Çünkü takımı için savaşıyor. Sert olsa da biraz herşeyini koyuyor. Türkiye'de de bu tipte oyuncular var. Fakat ben dahil herkes onlara antipatik olarak bakıyor. Gattuso sert olunca takımını düşünüyor fakat onlar sert olunca kasap oluyorlar futbolcu değil oluyorlar. Bu tarz oyuncuları hiç sevmesem de Gattuso örneğini düşününce onlara hak veriyorum. Futbolda herşey teknik değil bazen sertlik de işe yarıyor. Birçok örnek var ama buna en yakın olan ismi örnek vereyim..


Sedat Ağçay ;

Bugün takımlarında defansif orta saha olarak görev yapan Uğur İnceman, Deniz Barış gibi oyunculardan daha iyi olduğu kesin onun. Galatasaraylıların tepkileriyle şu günlerde gündemde Sedat. Sertliği Mustafa Sarp'ın sertliğiyle aynı. Bu sertlikler tabii ki güzel değil. Ama Avrupada'ki örnekler takdir görünce onların eleştirilmesi anlamsız kalıyor. Çok takım değiştirmiş Sedat Ağçay. Bence uzun yıllar Antalya'da kalmalı. İstikrar sağlarsa orada daha uzun yıllar orada forma giyer. Bu futbolculara bir örnek olan Sedat Yeşilkaya. Tabii o çok daha sert Sedat'tan. Belirtmek isterim ki o da Galatasaray altyapısından.


Not: Gattuso'yu sadece karakter olarak örnek verdim. Tabii ki aralarında çokça kalite farkı var..

23 Şubat 2010 Salı

Nasıl Ligde Kalır Bu Takım


İlk yarı sonunda ilk altı için heyecanlanmıştık fakat bunun çok zor olduğunu söylemiştik. Çok zor demiştik ama bu kadar kötü durumu da hiç tahmin edemezdik. Küme düşme adayları arasındayız maalesef şuanda. Tek şansımız küme düşmeyi adayı çok takımın olması. Bu takımın fikstürü bu. Nasıl ligde kalabilir Çanakkale Dardanelspor. Bir bakalım ;

Üç düşme potasındakş takımla evimizde oynayacağız. Samsunspor, Kocaelispor ve Mersin. Kocaeli ve Mersin maçlarından mutlak üç puan almalıyız. Samsunspor'dan da en az bir puan alınmalı. Boluspor ile de Çanakkale'de karşılaşacağız. Boluspor deplasmanda iyi bir takım değil. Fakat ilk altı şansları var olduğundan ne yapacakları belli olmaz. Ama düşmek istemiyorsak o maçtan da en az bir puan şart. Altay maçı zor maç olur. Altay o haftalar da ilk altıyı garantilerse alabiliriz. Fakat durumu kritik olursa çok zor maç olur. Beş iç saha maçımızdan en az 10 puanla çıkmalıyız.

Deplasmanda iyi deniliyordu takımımız. Fakat o özellikte artık maalesef yok. İç saha puanımız geçti dış saha puanını. Giresunspor ve Adanaspor maçları çok zor. İki deplasmandan toplam bir puan alsak fena değil. Hacettepe ve Gaziantep Bld. maçlarından en az birini mutlaka kazanmalıyız. Ki bence kazanacağız. İnanıyorum. Karşıyaka deplasmanına bu hafta gidiyoruz. Bence Karşıyaka abartılacak bir takım değil. Gaziantep Bld geldi yendi. Erciyes de elinden kaçırdı. Korkmadan çıkmalıyız artık bu maça. Kaybedecek ne var ki artık. Rize ve Karşıyaka deplasmanlarından birinden de puan almalıyız. Bu şart.

En az on beş puan toplamalıyız. Takım maalesef moralsiz durumda. Atahan'ın satılması, Koray'ın sakatlanması, İsmail'in sakatlanması, yeni alınan forvetin hala oynamış olmaması, kaleci transferinin biraz geç kalması. Bu nedenler takımın neden bu halde olduğunu açıklar herhalde. Daha çok var tabii ki. Allah yardımcımız olsun. Çok bekledik gelmek için umarım veda etmeyiz.

Kasımpaşa Farklı Kimlikte


Ben dahil birçok futbolla ilgilenen insan için Kasımpaşa'nın Süper Lig'de olması kötü birşey. İlk geldiğinde herkesin duaları kabul oldu. Ve geldikleri gibi gitmişlerdi. Bu sene tekrar geldiklerinde herkesin fikri gene aynıydı. Geldikleri gibi giderler. Herkesin düşüncesini haklı çıkartırcasına lige de kötü bir başlangıç yaptılar. Fakat şuan gelinen nokta biraz aklımı karıştırmaya başladı. Siyaseti falan bir yere bıraktığımda görüyorum ki şuan Kasımpaşa ligin iyi oynayan takımlarından. Kolay değil ilk önce Gençlerbirliği'ni daha sonra da Gaziantepspor'u yenmek. O kadroda Koray Avcı'yı, Murat Erdoğan'ı, Murat Şahin'i görünce saygı duymak da gerekiyor biraz. Yılmaz Vural'la başlayan çıkış yenildikleri maçta bile kendini gösterdi. Yenildiler ama gol attılar. Ligden bu sene düşmeyecekler büyük ihtimal. Düşerlerse sevineceğim. Fakat düşmezlerse de üzülmeyeceğim. Çünkü bunu hakettiler. Tebrikler Kasımpaşaspor.

20 Şubat 2010 Cumartesi

Antalyaspor Taraftarı

Antalyaspor kupada Galatasaray'ı elenince Antalya tribünleri de bayağı bir hareketlenmiş. Özet görüntülerde gördüğüm kadarıyla Eskişehirspor maçında iyi bir destek varmış. Antalyaspor da bu desteği aslında iyi futboluyla boş çıkarmadı. Fakat şanssız bir mağlubiyet aldılar Eskişehir karşısında. Antalyaspor taraftarı her maç böyle stadı doldurursa, bu takım sezon sonunda ilk 10'uniçinde rahatlıkla yer alır. Mehmet Özdilek'e Antalyaspor'a yeni bir hava kattığı için teşekkür etmek lazım. Taraftarı da Eskişehirspor maçındaki destek için bir kez daha kutluyorum.

15 Şubat 2010 Pazartesi

ALS İçin Futbol Kitabı


Bu projeyi bloglarınızda duyurmanızı rica ediyorum.


Geliri tamamen ALS MNH Derneği'ne bağışlanacak olan bir futbol kitabıprojesi...


Anadolu futbolunu yazan bloggerlar olarak en büyük çabamızsesimizi duyurmaksa, sadece ama sadece Anadolu üzerindeki ilgisizliği birazolsun kırabilmekse; sadece blog satırlarından değil; sahaflardan, kitapçılardanda insanlara seslenmeliyiz. Bunun için birkaç kitap yazıldı Türkiye'de, lakinçok büyük kitlelere ses duyurulamadı, Anadolu içinse hala aynı tas aynı hamam!İlgisizlik had safhada...


Bizler, biliyoruz ki Anadolu'da büyük birpotansiyel, lakin büyük olumsuz koşullar var. Bu olumsuz koşullardan birisi de,bilgisizlik. Madem takımını destekliyorsun, madem kalemine sarılıyorsun; sen dekatıl!


Destek ver...Takımına dair yazabileceğin şeyleri, insanlarınilgisini çekeceğini düşündüğün yönlerini; geçmişi, bugünü ve yarını harmanlayıpyaz...Sayfa sayısı konusunda bir kısıtlama olmamakla beraber, 10 - 15civarı bir sayfa sayısı olursa iyi olur. Yazı konusu olarak belli bir kıstasımızyok, sadece okuyanın gözünde takımın eskiden bulunduğu ve şimdi içinde olduğukoşullar, futbolun ana şartı taraftar, oyuncular gibi futbol ögeleri canlanmalı.Futbol bizimle güzel, futbolu güzelleştirmek de bizim elimizde!


Yazıları yollamak veya projeye dair bilgiler almak için adres:flagg.a@gmail.com


Twitter:


FacebookGrubumuz:

12 Şubat 2010 Cuma

Yeni Yüzüyle Çanakkale Dardanelspor


Biraz rahatlıktan olmalı ikinci yarıya berbat başladı Çanakkale Dardanelspor. Koray Kurt ve İsmail'in olmamasının üzerine Ferhat'ın alışılagelmiş hataları eklenince ortaya böyle bir tablo çıktı. Kartalspor maçı öncesi de endişe hakimdi. Fakat bozuk zeminde takımımızda bazı oyuncuların mücadeleci yapısı kazanmamızı sağladı. Eser'in kaleye geçmesi taraftara olduğu kadar takıma da güven vermiş. Orta sahada Selçuk Bice'yle başlamak bence yanlıştı. Erken sakatlanması belki de işimize yaradı. Sağ kanatta Raif'in müthiş çabası, kaptan Samet Albayrak'ın biraz sorumluluğu üstlenmesi, savunmanın ortasında Murat ve Diallo'nun müthiş gayreti ve Sakıb'ın akıllı oyunu galibiyeti bize getirdi. Diğer oyuncular vasattı. Özgür, İlyas gibi isimlerin bu oyununa alışığız. Zor durumda mücadeleci Kartal'ı devirdik. Öyle de gerekiyordu. Böyle mücadele edersek Ordu'dan en az bir puanla döneriz. Fakat Koray Kurt'u da aramıyor değiliz takımda. Yeni forvet Tetteh'i bekliyoruz. Bakalım piyangodan ne çıkacak. Orduspor önünde takımımıza başarılar.

5 Şubat 2010 Cuma

Yıldırırım Yıldıramazsın


Beşiktaş kazandığında da Beşiktaş'ın başkanı olamadı, kaybettiğinde de. Kazandığında kendi başarısı gibi gösterdi. Kaybettiğinde Beşiktaş'ı bir kere olsun savunamadı bile. Beş yılın sonunda ona rağmen Beşiktaş takımı taraftarıyla şampiyon oldu. Fenerbahçe, Galatasaray yoktu deniyor ya hani yarışta Yıldırım Demirören vardı rakip Beşiktaş'a. Hem de her sezon rakipti. Şampiyonluğu getiren en önemli etken taraftardan başladı işe sayın başkan. Biliyor bu konuda işini. Bazı konularda pek bilgili. Temizlik yapacağız dedi. Ortalığı darmaduman etti. Beşiktaşlıları birbirine düşürmeye başladı. Fakat birşeyi anlamadı. Beşiktaş taraftarının büyüklüğünü bi o göremedi. Şimdi gene başkan oldu Demirören. Başkanlık koltuğu da pislik içinde devam edecek. Sabır sabır sabır..

3 Şubat 2010 Çarşamba

Transferde Moda Yöntem

Şüphesiz bütün takımların başarıya ulaşmasındaki en önemli öğelerden biri teknik direktördür ve bunun için her takım tanınmış, tecrübeli teknik adamlar ararlar. Türk takımlarımızda da durum hiç farklı değil tabiki. Takımlarımızın bazıları da artık çalışmadığı Türk teknik direktör kalmadığından yurt dışından tanınmış isimlere yöneliyorlar. Daum, Rijkaard, Doll, Couceiro gibi isimler vardı bunlara son olarak Lemerre eklendi. Bu tip menejerler geldikçe takımlarımız belki de farkında olmadan önemli bir avantajları olduğunu günyüzüne çıkardılar.

Evet Avrupa futbolunda esamesi okunan bu menejerler sayesinde yabancı futolcu transferlerini kolaylaştıran yöntemi sık sık kullanmaya başladılar. Aslında Rijkaardlı Galatasaray biraz önayak oldu bu işe ve teşvik etti diğer takımları. Zaten sene başında elinde bulundurduğu ünlü isimlere devre arasında 3 tane daha eklediler. Rijkaard eski öğrencisi Dos Santos'u da ekledi ekibine. Bu tip ünlü isimlerin Galatasaray'a gelmesinde Rijkaard'ın da ve Galatasaray'ın da şöhreti etkili fakat hangisinin daha büyük etkiye sahip olduğu son zamanlarda çok tartışılıyor.

Bana göre teknik direktörün etkisi daha ağır basıyor. Aslında ben de bu konuda tereddüt yaşıyordum ki tereddütlerimi giderici bir iki durum çıktı ortaya. Demek o ki; bir baktım orta sıra takımlarımızdan Ankaragücü 2-3 günde kadrosuna Geremi, Rothen, Vittek gibi ünlü isimleri dahil etti. Sanmıyorum ki bu oyuncular "Ooo,Türkiye'nin başkent kulübüne gidiyoruz." diyerek ya da Ankara'nın hürmeti için gelsinler buraya. Lemerre sağolsun... Üstüne üstlük Gençlerbirliği'nde de Vranjes bombası patladı. Thomas Doll ile Almanya'dan bir bağlantısı olduğu apaçık ortada. Belki de şimdi farkediyorum ama Gaziantep'de de sezon başından yani Jose Couceiro bu yana Joginho, Linz gibi ünlü isimler görünürken, ara transferin son gününde Couceiro'nun Litvanya Milli takımından öğrencisi kaleci Žydrūnas Karčemarskas'da yine Antep'teydi.
Evet özellikle yerinde sayan bazı Anadolu kulüplerimize başarıya ulaşabilecekleri ya da populeritesini artıracak yeni bir yöntem. Gelsin ünlü yabancı hocalar ve ardından gelsin yıldız topçular.

2 Şubat 2010 Salı

Gelecek ve Holosko


Gelecek ve Holosko. Bu iki kelimenin yanına eskiden olsa umut getirirdim. Artık umudum bitti. Son vuruşlarda bu kadar başarısızlık olamaz. Top kullanma sorunu bir futbolcuda bu kadar olamaz. Artık umutlar bitti. Yazık ediyorsun kendine Holosko.