Gattuso'yu futbolla ilgilenen herkes bilir. Nasıl tipte bir oyuncu olduğunu. Ben sevmem oyun tarzını. Tabi beğenenlere de birşey demem. Çünkü takımı için savaşıyor. Sert olsa da biraz herşeyini koyuyor. Türkiye'de de bu tipte oyuncular var. Fakat ben dahil herkes onlara antipatik olarak bakıyor. Gattuso sert olunca takımını düşünüyor fakat onlar sert olunca kasap oluyorlar futbolcu değil oluyorlar. Bu tarz oyuncuları hiç sevmesem de Gattuso örneğini düşününce onlara hak veriyorum. Futbolda herşey teknik değil bazen sertlik de işe yarıyor. Birçok örnek var ama buna en yakın olan ismi örnek vereyim..

Sedat Ağçay ;
Bugün takımlarında defansif orta saha olarak görev yapan Uğur İnceman, Deniz Barış gibi oyunculardan daha iyi olduğu kesin onun. Galatasaraylıların tepkileriyle şu günlerde gündemde Sedat. Sertliği Mustafa Sarp'ın sertliğiyle aynı. Bu sertlikler tabii ki güzel değil. Ama Avrupada'ki örnekler takdir görünce onların eleştirilmesi anlamsız kalıyor. Çok takım değiştirmiş Sedat Ağçay. Bence uzun yıllar Antalya'da kalmalı. İstikrar sağlarsa orada daha uzun yıllar orada forma giyer. Bu futbolculara bir örnek olan Sedat Yeşilkaya. Tabii o çok daha sert Sedat'tan. Belirtmek isterim ki o da Galatasaray altyapısından.
Not: Gattuso'yu sadece karakter olarak örnek verdim. Tabii ki aralarında çokça kalite farkı var..





Şüphesiz bütün takımların başarıya ulaşmasındaki en önemli öğelerden biri teknik direktördür ve bunun için her takım tanınmış, tecrübeli teknik adamlar ararlar. Türk takımlarımızda da durum hiç farklı değil tabiki. Takımlarımızın bazıları da artık çalışmadığı Türk teknik direktör kalmadığından yurt dışından tanınmış isimlere yöneliyorlar. Daum, Rijkaard, Doll, Couceiro gibi isimler vardı bunlara son olarak Lemerre eklendi. Bu tip menejerler geldikçe takımlarımız belki de farkında olmadan önemli bir avantajları olduğunu günyüzüne çıkardılar.
Evet Avrupa futbolunda esamesi okunan bu menejerler sayesinde yabancı futolcu transferlerini kolaylaştıran yöntemi sık sık kullanmaya başladılar. Aslında Rijkaardlı Galatasaray biraz önayak oldu bu işe ve teşvik etti diğer takımları. Zaten sene başında elinde bulundurduğu ünlü isimlere devre arasında 3 tane daha eklediler. Rijkaard eski öğrencisi Dos Santos'u da ekledi ekibine. Bu tip ünlü isimlerin Galatasaray'a gelmesinde Rijkaard'ın da ve Galatasaray'ın da şöhreti etkili fakat hangisinin daha büyük etkiye sahip olduğu son zamanlarda çok tartışılıyor. 
Bana göre teknik direktörün etkisi daha ağır basıyor. Aslında ben de bu konuda tereddüt yaşıyordum ki tereddütlerimi giderici bir iki durum çıktı ortaya. Demek o ki; bir baktım orta sıra takımlarımızdan Ankaragücü 2-3 günde kadrosuna Geremi, Rothen, Vittek gibi ünlü isimleri dahil etti. Sanmıyorum ki bu oyuncular "Ooo,Türkiye'nin başkent kulübüne gidiyoruz." diyerek ya da Ankara'nın hürmeti için gelsinler buraya. Lemerre sağolsun... Üstüne üstlük Gençlerbirliği'nde de Vranjes bombası patladı. Thomas Doll ile Almanya'dan bir bağlantısı olduğu apaçık ortada. Belki de şimdi farkediyorum ama Gaziantep'de de sezon başından yani Jose Couceiro bu yana Joginho, Linz gibi ünlü isimler görünürken, ara transferin son gününde Couceiro'nun Litvanya Milli takımından öğrencisi kaleci Žydrūnas Karčemarskas'da yine Antep'teydi.

